Hoþgeldiniz
  suyun gizli mesajı
 
Bir ince mesajdır su 14.12.2005 – Vakit Gazetesi Japon araştırmacı Emoto'nıın, eğişik etkiler altında farklı şekiller alan su kristallerinin fotoğraflarına yer verdiği "Suyun Gizli Mesajı" kitabı Türkiye'de de yayınlandı. Kitapta, su moleküllerinin dinletilen müziğe, iyi ve kötü sözlere ve duygulara karşı nasıl bir değişim gösterdiği fotoğraflarıyla gözler önüne seriliyor. Japon araştırmacı Masaru Emoto'nun değişik etkiler altında farklı şekiller alan donmuş su kristallerinin fotoğraflarına yer verdiği kitabı, Türkiye'de de yayınlandı. Japonya'nın ardından birçok Avrupa ülkesinde yayınlanan "Suyun Gizli Mesajı" adlı kitap, Kuraldışı Yayınları'ndan piyasaya çıktı. Kitapta, su moleküllerinin, dinletilen müziğe, iyi ve kötü sözlere ve duygulara karşı nasıl bir değişim gösterdiği, donmuş su kristallerinin fotoğraflarıyla gözler önüne seriliyor. İlk defa 1999 yılında Japonya'da yayınladığı buz kristalleri fotoğraflarıyla bütün dünyanın ilgisini çeken Emoto, İsviçre, Almanya, Avustralya, Hollanda, İtalya, İngiltere, ABD ve Kanada başta olmak üzere birçok ülkede bu konuda konferanslar verdi. Kitabın sunuş yazısında, donmuş su kristallerinin fotoğrafını çekmeye 10 yıl önce başladığını belirten Emoto, bir kitapta okuduğu "Hiçbir kar kristali bir diğerinin aynısı değildir" sözünden yola çıkarak su kristallerini incelemeye karar verdiğini kaydetti. Emoto, son derece hassas bir mikroskop kiralayarak buzluktaki donmuş buz kristallerinin fotoğraflarını çekmekle işe başladığını belirtti. Bu çalışmalar sırasında 50 değişik su numunesini, -20 derecede üç saat boyunca derin dondurucuda dondurduktan sonra buz damlaları elde ettiğini belirten Emoto, iki ay süren deneyler ve zorlu çalışmalarından sonra ilk fotoğrafı elde ettiğini ifade etti. Emoto, kitapta şunları kaydetti: "Elbette asla elli benzer kristal elde edemezsiniz. Kimi zaman tek bir kristalin bile biçimlenmediği de olur. Kristal oluşumunun grafik eğrisini çıkardığımızda farklı su numunelerinin farklı kristaller biçimlendirdiğini farkı etmiştik. Bazı sulardan aldığımız kristaller, gözle görülür biçimde benzerlik gösteriyordu. Bazı sulardan elde ettiğimiz kristallerse deformasyona uğramış halde oluyordu, bazıları da hiçbir zaman kristal formu almıyordu. Önceleri farklı yerlerden aldığım musluk sularını inceliyordum, Tokyo'daki musluk suyu tam bir felaketti, bütünlüklü tek bir kristal bile biçimlenmiyordu. Suyu sterilize etmek için kullanılan klor, suyun doğal yapısını mahvetmişti. Oysa nereden gelirse gelsin, ister kaynak suyu, ister yeraltı suları, buzullar, deniz seviyesinden yüksekteki tatlı su kaynakları ya da pınarlar, insan eliyle bir şekilde müdahale edilmemiş sulardan daima bütünlüklü kristaller elde ediyorduk." SUYUN MÜZİĞE CEVABI Birlikte çalıştığı araştırmacının, "suya müzik dinleterek fotoğraflama" önerisi üzerine, müzikten gelen titreşimlerin suyu nasıl etkileyeceğini araştırmaya başladıklarını belirten Emoto, bunun için düz bir platform üzerine iki hoparlör yerleştirip tam ortasına da içinde damıtılmış su bulunan şişe koyarak bu deneyi gerçekleştirdiklerini anlattı. Emoto, şunları kaydetti: "Sonuç aklımızı başımızdan almıştı. Işıklı ve berrak melodisiyle Beethoven'in Pastoral Senfonisi, son derece iyi biçimlenmiş harikulade bir kristal vermişti. Ulvi güzelliğe övgü olan Mozart'ın 40. Senfonisi, son derece zarif ve yalın bir kristal vermişti. Chopin'in Opus 10 serisinin 3 numaralı etüdünden doğan kristal ise olağanüstü ayrıntılarıyla baş döndürüyordu. Suya dinlettiğimiz klasik müzik parçalarının hepsi de bariz biçimde iyi şekillenmiş kristaller oluşturuyordu. Tam aksine, şiddetli heavy-metal müzik dinlettiğimizde ya kırık dökük parçalı kristaller oluşuyor ya da en iyi şartlarda biçimsiz kristaller ortaya çıkıyordu." GÜZEL SÖZCÜKLERE GÜZEL KRİSTALLER Ses titreşimlerinin ardından görüntülerin de su moleküllerini etkileyip etkilemediğini araştırmaya başladıklarını anlatan Japon araştırmacı, "teşekkürler" ya da "aptal" gibi bir kelime yazılı kağıdı su dolu şişeye sararak bunun oluşturduğu kristalleri incelediklerini kaydetti. Emoto, "Bu deneylerin sonucu bizi hayal kırıklığına uğratmadı. Su, 'teşekkürler' yazısına son derece güzel bir kristalle tepki verdi. Öte yandan 'aptal' kelimesi, tıpkı heavy-metal müzikte olduğu gibi, biçimsiz, parçalı kristaller üretti. Sonraki deneylerde, suyun 'hadi yapalım' gibi olumlu ifadelere güzel biçimli, albenisi olan kristaller oluşturarak tepki verdiğini gördük" dedi. Japon araştırmacı, mikrodalga fırında ısıtılan, cep telefonu, televizyon ve bilgisayar yakınında tutulan sudan ise biçimsiz kristaller ortaya çıktığını belirtti. "DEPREM TAHMİNLERİNDE KULLANILABİLİR" Emoto, depremleri önceden tahmin etme çalışmalarının, su kristalleri araştırmasının en çok fayda sağlayabileceği alanlardan biri olduğunu öne sürdü. Suyun, yaşanacak bir depremi önceden tespit edebilme yeteneğine sahip olduğuna inandığını belirten Emoto, şu görüşlere yer verdi: "Bir gün, yeraltı sularından günlük olarak numune alınıp kristal formasyonundaki değişikliklerin gözlenmesi sonucunda yerkabuğundaki farklılaşmaları tespit edebileceğimizi düşünüyorum. Depremin ardından, depremden önce ve sonra çekilmiş kristal fotoğraflarını kıyaslayabiliriz. Deprem habercisi sayılabilecek kristallere dair verileri toplayarak benzerlikleri tespit edip bu bilgiyi muhtemel depremleri önceden tahmin etmekte kullanabiliriz. 1995 Kobe depreminin yol açtığı acı ve yıkıma tanıklık etmiş biri olarak, depremleri önceden tahmin etmek için su kristallerinden yararlanmanın insanlığa büyük katkısı olacağını söyleyebilirim."
 
  Toplam 281 ziyaretçi (564 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol